Sağlık sektöründen mobilyaya, inşaat sektöründen boya endüstrisine, otomotiv sektöründen gıdaya ve turizme kadar birçok alanda ulusal ve uluslararası markalarla çalışmalar yapan BKIW’nun Yönetim Kurulu Başkanı Berat Kuzu ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hazel Kuzu, reklamcılıkta elde ettikleri başarıların altında yatanları özetliyor…
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
Berat Kuzu: Her daim ileriyi görebilen, vizyoner bir kişiliğim oldu. Bu özelliklerimi iş yaşamımla birleştirdiğimde o “şaheste” başarı oluştu. Beyni tanımlayan bilim alanlarının birçoğunda ortak bir yorum fark ettim: “Beyin; bilmediği, tecrübe etmediği bir konu ile karşı karşıya kalırsa, önce onu yapan bir başkasının hareketlerini kopyalar ve bir model oluşturur, akabinde ise kendi karakteristik özelliklerini ekler, beğendiklerini devam ettirir, beğenmediklerini yeniler”. Ben de beş ya da altı yaşlarında, ailem ticaret ile ilgilendiği için onları modelledim sanıyorum. Modellerken de sevdim. O yaşlarda ailemin iş yerlerine gider, satış yapmaya çalışırdım. Bir konu, ürün veya hizmete değer katarak satma fikri beni cezbediyor hep. Üniversitede eğitimimi pazarlama faaliyetleri üzerinde yoğunlaştırdığımda bu alana olan daha farklı bir ilgimi fark ettim. Sürekli olarak yeni bir ürün veya hizmetin satış süreçlerini geliştirmek beni mutlu ediyordu. Üniversite arkadaşım ve ilk ticari ortağım Hazel Hanım da iletişim okuyunca çalışacağımız sektör belli olmuştu aslında. Hazel Hanım ile ilk aldığımız karar, hayatımın bütününü zaten temelden etkilemişti. Önce evlenmeye karar verdik, sonra şirketi kurup ortak olduk, akabinde de evlenip eş olduk. Bugünlerde ajans on altı yaşına doğru ilerlerken, evliliğimiz de on beşinci yılına doğru ilerliyor. Bütün bunları anlatınca sanırım Berat için şöyle diyebilirim; önce bir hayal kuran, sonra bu hayaline başkalarını ikna ederek ortaklar bulan ve bu hayali başarıya ulaştırmak için çaba üreten biri.
Kuruluş öykünüz nedir?
BKIW; yani altında birçok sebep bulunmasına rağmen o gün için bu isme karar vermiş olduğumuz ajans, markamız ve mottomuz olan “Bu Kafa Fikir Atölyesi”nin esas su akış yolunu belirleyen bir etken var, o da “öykü”. BKIW; hayatta her karşılaştığımız şeyin bir hikâyesi olduğunu düşünür ve bunun peşine düşer, çünkü hikâye hep vardır. Sadece o ana kadar iyi bir anlatıcı ile buluşmadığı için fark edilememiştir. BKIW’nin birçok materyalinde “Herkes farklı bir hikâyeye ilgi gösterir” yazar. BKIW aslında bir prodüksiyon ajansı olarak kuruldu. İlk hikâyesi sadece reklam filmleri çekmekti; ancak, unuttuğumuz bir şey vardı. Piyasa dengeleri! Piyasa, BKIW’yi çok daha başka bir sistematiğe yönlendirdi. Konvansiyonel ajans. Bunu da öyle kolay yapmadı. Önce güzel bir zımparaladı, sonra iyice tozunu aldı, en son üzerine cilasını çekip onu dikkat çeken bir ürün haline getirdi. İlk zamanlarda çok daha mütevazı işlerle ilgilenirken, biraz toyluğun verdiği cesaret, biraz başarma azmi ile görüştüğümüz markaları daha büyüklerden seçmeye çalıştık. Gözümüzü yıldızlar takımına çevirmiştik ama biz bir yıldız değildik. İlk soruda dedim ya; hep bir plan, program ile başladığını anlatırlar konunun ama bir de hayatın gerçekliği vardır. Ankara kuruluşlu olup, biraz farklı fikir ve becerileriniz varsa, bir tutam da girişimci bir kişilik ve gerçekliği hep cebinizde taşıyorsanız, sizi bambaşka bir hikâyenin içerisine zaten yönlendiriyor. Yola çıktığınızda bazı eksikliklerinizi hemen fark ediyorsunuz. Sonuçta bizler iletişimin, tasarımın, fikrin eğitimini aldık. Daha bunların yetmeyeceğini anlamadan, piyasa sizi zımparalamaya başlıyor zaten. Bu işlemin ne anlama geldiğini hemen anladık ve eksik olduğumuz her konuyu öğrenmek için gece gündüz çalıştık. Zaman içinde yaptığımız her işle biz de büyüdük. Net plan ve stratejiler ortaya koyamaya başladık, kurumsallaştık ve bugünkü hacmimize ulaştık. Sağlık sektöründen mobilyaya, inşaat sektöründen boya endüstrisine, otomotiv sektöründen gıdaya, turizme kadar birçok alanda ulusal ve uluslararası markalarımızla çalıştık ve çalışmaya da devam ediyoruz. BKIW, markaların dışında siyasi arenadaki partilere de bir yandan ilgi duyduğu için o alana da yöneldi, çünkü eğitimlerimiz sırasında siyasal pazarlama, lider iletişimi gibi konuları da öğrenmiştik. Genel dağılıma bakacak olursak %80 ticari markalar %20 siyasi partiler, kamu sektörü ve STK’lerden oluşan bir hacmimiz mevcut. Kısacası günün sonunda BKIW, iki yıl içerisinde birçok kurumla tanışan, onların gelişimine katkı sağlayan ve kendi de büyüyen bir yapıya dönüştü.
BKIW neler yapar? Verdiğiniz hizmetleri anlatır mısınız? Firma olarak amacınız nedir?
BKIW son on yıldır konvansiyonel bir ajans olarak faaliyetlerine devam ediyor. Yani çizginin üst tarafındaki faaliyetlerden hangilerine marka olarak ihtiyacınız varsa, anlaşmanıza göre bu hizmetleri alabiliyorsunuz. BKIW; önce markaların analizlerini yapar ve ihtiyaçlarını tespit eder. Markaların yöneticilerinin, kurucularının hedeflerini dinler, araştırır. Altındaki hedefleri tespit etmek için çaba üretir. Sonrasında bir strateji belirleyerek yolunda ilerler. Peki, neler yapar? Önce pazarlanacak ürün/hizmet ya da konu ile alakalı fikri bulur. Bu fikrin nasıl, hangi mecralarda ve hangi şekilde uygulanacağını tespit eder. Sonrasında tasarımlarını yapar, videolarını çeker, medya satın almasını gerçekleştirir ve işin yayına girmesini sağlar. Akabinde yapılan işi analiz eder, yeniden yorumlar, gerekirse iyileştirir ve tekrar yayınlar. Markanın veya kişinin itibar yönetimini üstlenir. Daha çok ilgisi KOBİ veya BOBİ düzeyinde endüstriyel markalardır. Bu firmaların markalaşarak, özellikle ihracat yolundaki başarılarına destek olmak için onlara; deyim yerindeyse kol kanat olur. Hatta, markalaşma hedefiyle yola çıkan KOBİ’lere, bir yol haritası olması için “Markan İçin Yeniden Başla” adında bir kitabı var BKIW’nin. Kısacası BKIW’nin elindeki dijital envanterler, araştırma/yorumlama mekanizmaları ve BKIW’nin kendi ekibi; bu konuda sektörde biraz daha farklı bir konumdadır. İşi kendi üslubu ile yorumlar; ancak, bunu bilime dayandırır. Bu doğrultuda oluşturmuş olduğu tüm prosesleri uygular. Böylece, ola ki marka BKIW ile yollarını ayırdı -pek olmuyor ama- markanın stratejisi ve yatırımları kaybolmaz, çünkü reklam bilimsel bir sanattır.
Birçok büyük kurum ve kuruluşla çalışıyorsunuz. Sektördeki bilinirliğinizi nasıl elde ettiniz?
Biz yaptığımız işler sayesinde bilinmeyi çok arzu ediyoruz. Bu zamana kadar, ilk iki ya da üç yıl hariç, çok sık kendimizi anlattığımız bir faaliyet gerçekleştirmedik. Dönem dönem münferit girişimlerimiz olmuştur ama kendimiz için çok yoğun, medya satın almaları olan bir iletişim stratejisi üretmedik; ancak, çok aktif bir ekibiz. Ekibimiz, neredeyse hepsi hiperaktif olan markalarımız için her gün yeni bir proje ve konu üretiyorlar. Bunları üretirken de sürekli yeni kişi ve kurumlarla iş birliği içerisine giriyorlar. Bu bireysel iletişimler esnasında fikirlerimizi beğenip bizimle çalışmak isteyen çok fazla markamız oldu. Yine yaptığımız işleri görüp, merak edip bize ulaşan çok markamız oldu. Bu sayede bugün BKIW, Ankara’dan başlayan hikâyesini önce İstanbul’a oradan da Londra’ya ulaştırabildi.
Günümüzdeki reklam sektörünün geldiği nokta hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sadece on beş yıldır sektördeyiz ama şöyle bir tanım yapabiliriz: Dünya ve insanlık var oldukça, kısıtlı sayıda olan her şeyi ve ihtiyaçtan fazla olan her şeyi, yani arz talep dengesini sağlamak çok mümkün olacak gibi durmuyor. Birileri fazla üretecek, birileri fazla isteyecek; bir yerde çok olacak, bir yerde bulunamayacak. Düşünsenize önceleri sadece gazete reklamları veya sokakta ufak tabela reklamları vardı. Şimdi cebinizdeki telefon, karşınızdaki bilgisayar, evinizdeki televizyon, sokakta baktığınız video reklam panosu, girip çıktığınız lokasyonlar, cüzdanınızdaki kredi kartı, her şey size daha fazla ürün ve hizmet satılabilmesi adına reklam faaliyetleri içeren bir amaç taşıyor. Tüm bunların üzerine, gelişen insanlığın içerisinde ihtiyaçlar çeşitleniyor. Artık eskisi gibi de değil, yani sadece talep çok değil, arz da daha çok. Dolayısıyla birilerinin diğerlerinden daha ön plana çıkması, daha çok satması gerekecek. Bu da ancak diğerlerinden daha çok çabalayarak, yani kendisini daha çok kişiye göstererek olacak. Bütün bunların hepsinin üzerine artık reklam sektörü, ürün ve hizmetlerin DNA’larına kadar sirayet etmiş bir durumda. Hangi ürünün üretilmesi gerektiğini, hangi ürünün ihtiyaç olduğunu, hangi ürünün raftan kalkması gerektiğini, yani artık ürünlerin yolculuklarını reklamlar belirliyor.